26 Mayıs 2010 Çarşamba

GİZEMLİ BİR ŞAİR'DEN GÜMÜŞ DİZELER

Bir sayeban misali karanlıkta zuhur ettiğinde
yüzsuyu sancısında damıtılarak sen;
Kâinatın rahmine günahsız düştüğünde
bir katre mürekkep damlar sair bir hayatın izleğine
ki iki susku arasında kulağına söylenmiştir ismin
gizlenmiştir dokuzuncu boğumuna sessizliğin
ve yazılmıştır bir alınyazısının hükümsüz kimliğine

Ellerine ruhu üflendiğinde maharetin,
dokunduklarınla ve dokuduklarınla işlendiğinde bakışların
bir çevrilse yüzüne, can suyu serpilirdi enginlerine
gölgeler ışığa doyardı, arştan arza bir dua inerdi
"maharet ellerinde değil oysa" derdi biri görse gözlerini
o gözleri görebilir ve gören kılan kimsesizde...

31 Mayıs 2009 Pazar


radyoda ilk bildiri
saat üç buçuk belki
ölgün şehir
sabaha vakit varken:

kimler sevgideydi
yüzyıllar boyu erken
vuruldular
karanfil vakti kalplerinden

AHMET ÖZBEK

29 Mayıs 2009 Cuma

yitik adreslere benzer
ölüm
yanık otlar gibi.

sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde
ölürüm

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Puslu, birbiri üstüne, ölü kent.
Kapatsam kitaplarım yanabilir
Açık bıraksam üşüyebilirler kapıyı.
Hem kaldırıp atmalı şu çöpleri
Öyle bir yangın, bilirsin, tutuşabilir.

Her gün böyle çıkarken kaytarmak
Evinizden, sevdiklerinizden, ordan.

Yunus Koray

............
ömrümün son kalesi de düştü
kaç yaz geçti üzerinden
kaçları mahpus oldu
şimdi ben, günahına emanet edilmiş bir mermi çekirdeğiyim
nefti seyrekliğindendir
gözlerim ve yüzümün bir yanı nemli sahtiyan
sen bakma bana, aldırma sevdiğim
boynumdaki hamayılla birlikte ben on yıldır
iyiyim, iyiyim

Murathan Mungan
yoruldun artık, bütün gün
didinip durdun
toprak bile, gök bile, deniz bile
bir yerde yorulur
bırak kalsın süpürge duvarda
sabun kovada
anne, gel yanıma otur.

Ahmet Erhan
ALTIN DİZELER

Şamdanları dolanınca eski zaman sevdalarının
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
Nemli yumuşaklığı tende denizden gelen ahın
Gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın

Attilâ İlhan